Bilirkişi Raporu ve Bilirkişi Raporunun Delil Olarak Değeri

  1. Anasayfa
  2. Blog
  3. Bilirkişi Raporu ve Bilirkişi Raporunun Delil Olarak Değeri

Mahkemeye intikal eden olaylarda özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi incelemesinin yapılmasına karar verilebilir. Bilirkişi raporu alınmasına hâkim karar vermekte ve bilirkişi raporu alınması da bazı hallerde yasa ile zorunlu hale getirilmiştir. Yine hakim mesleği nedeniyle kendi alanını ilgilendiren konularda bilirkişiye başvurmaz. Bu Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. HUMK’un ilgili maddesine göre hukuki bilginin dışında kalan özel ve teknik konularda bilgi gerektiren durumlarda bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtilmiştir.

Bilirkişi, kendisinden istenen teknik bilgileri rapor haline getirerek mahkemeye sunmaktadır. Her ne kadar bilirkişi raporu yazılı olarak mahkemeye sunulmak zorunda ise de bilirkişi, görüşünü sözlü olarak da verebilmektedir. Olay hakkında rapor hazırlanmasına gerek görülmezse bilirkişi, görüşünü sözlü olarak da belirtir ve bu görüş de tutanakla kayıt altına alınır. Davanın çözümünde özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç duyulup duyulmayacağına, davaya bakan mahkeme hâkimi karar vermektedir. Mahkeme hâkimi, bilirkişi raporu alınıp alınmamasına taraflardan birinin istemi üzerine veya re’sen de karar vermektedir.

Hâkim, davada bilirkişi görüşüne ihtiyaç duyduğu hallerde, bunu ilgili ara karar gereğince belirtmesi gerekmektedir. Burada önemli olan bilirkişi raporuna neden ihtiyaç duyulduğu ve bilirkişi raporu alınmasını tarafların mı yoksa mahkeme hâkiminin mi talep ettiğidir. Verilen bu ara kararda bilirkişiden istenilen hususlar belirtilmektedir. Ara karar doğrultusunda seçilen bilirkişi raporunu hazırlayacak kişinin kimlik özelliklerinin ve uzmanlık alanının belirtilmesi gerekmektedir.

Dava dosyasına bilirkişi raporu hazırlayacak kişinin seçiminde öncelik bilirkişi listesinde olan kişilerin seçilmesidir. Resmi olmayan kişilerin bilirkişi olarak seçilmesi durumunda ise hâkim, olayların aydınlatılmasında ve değerlendirilmesinde ihtiyaç duyduğu temel bilgileri yeterince verebilecek alanında uzman kişilerin bilirkişi olarak seçilmesine dikkat etmesi gerekmektedir. Bilirkişi raporunu hazırlayacak kişinin alanında uzman olması davanın çözümlenmesinde ve hâkimin gerekçeli kararını vermesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca dava için seçilen bilirkişinin konunun uzmanı olması yanında, tarafsız olması da önemli bir etkendir.

Mahkeme hâkimi, bilirkişiden ne istediğini ara kararda belirtmeli, gerekiyorsa sözlü olarak da ifade etmelidir. İhtilaflı hususlarda mahkeme hâkiminin, bilirkişi raporu hazırlanması için hangi olayların esas alınması gerektiğini belirtmesi gerekmektedir. Ayrıca mahkemenin, görevlendirilen bilirkişiye görevini ve yükümlülüğünü bildirmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından görevi belirtilen bilirkişi, yaptığı araştırma ve değerlendirme sonucunda bilirkişi raporunu mahkemeye sunmaktadır. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda gerekçeli karar olmak zorundandır. Bu gerekçe sayesinde bilgisine başvurulan bilirkişi, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda hakim, ikna olmakta ve bilirkişi raporunu dikkate almaktadır.

Taraflar, raporun gerçeği yansıtmadığı, tarafsız olmadığı gibi nedenlere dayanarak rapora itiraz etmektedir. Bu nedenle bilirkişi raporuna itirazın önemi, kazanılmış hak doğrultusunda kendini göstermektedir. Teknik ve özel bilgiyi gerektiren hallerde başvurulan bilirkişi raporu, takdiri delillerden olup Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu‟nun 286. maddesinde, “Ehlivukufun rey ve mütalâaları, hakimi takyit etmez” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre takdiri delillerden olan bilirkişi raporu, hakimi bağlamamaktadır. Dolayısıyla hakim, bilirkişi raporunun sonucunu serbestçe takdir etmektedir.

Yargıtay tarafından verilen kararlarda, bilirkişi raporunun hakimi bağlamayacağı kabul edilmekle birlikte hakim, eksik veya yanlış gördüğü bilirkişi raporunda eksikliklerin tamamlanması için ek rapor alınmasını istemekte veya yeni bir bilirkişi tayin etmektedir. Hakim, bilirkişi raporunu yeterli gördüğü takdirde gerekçeli kararı verirken bilirkişi raporunu takdiri delil olarak faydalanacaktır. Hakimin yapması gereken, alınan bilirkişi raporunu, mantık kuralları çerçevesinde değerlendirmek ve bilirkişi raporundaki gerekçeli kararın mantık ve genel bilgilere aykırı olup olmadığını araştırmaktır. Sonuç olarak hakim, karar verirken bilirkişi raporundan faydalanmaktadır.

Yargıtay’ın verdiği  bazı kararlarda ise hakimin bilirkişi raporunun aksine kara veremeyeceğini, bilirkişi raporuna katılmıyorsa yeni bir bilirkişi görevlendirip gelen bilirkişi raporunu da dikkate alarak karar vermesi gerektiği belirtilmektedir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu‟nun 286. maddesi göre hâkim, bilirkişi raporunu serbestçe değerlendirmektedir. Burada önemli olan hakimin, bilirkişi raporunu keyfi bir değerlendirmeye tabi tutarak değerlendirme yetkisinin olmamasıdır. Hakim, bilirkişi raporunun tersine kara verdiği zaman verdiği bu kararın gerekçesini de belirtmek zorundadır.

DAHA DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ. 

Diğer Makaleler