İmzaya İtirazın İncelenme Usulü

  1. Anasayfa
  2. Blog
  3. İmzaya İtirazın İncelenme Usulü

Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine karşı borçlu şirket vekili icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip konusu bonodaki imzaya itiraz ettiği, mahkemece, İİK’nun 68/a-5. maddesinde yazılı meşruhatı taşıyan davetiyenin borçlu şirket yetkilisine tebliğine rağmen duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği görülmektedir.

Bilindiği üzere; kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK’nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanun’un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. İİK’nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İmza tatbikinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309 uncu maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır” düzenlemesi öngörülmüştür.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2. maddesinde yer alan “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” hükmü nedeniyle uygulanması gereken aynı Kanun’un 211. maddesinde ise; imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim, bilirkişi incelemesine karar verir ise; ”önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.”

Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu göz ardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu’nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).

Somut olayda, mahkemece temin edilen ve mukayese imzaların bulunduğu belge asılları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde takibe konu iki adet bonodaki imzaların borçlu şirket yetkilisin eli ürünü olmadığı tespit edilmiş, alacaklı bu rapora itiraz etmemiş ve yeniden rapor alınmasına ilişkin talepte bulunmamıştır.

Yukarıda belirtilen yasa hükmü ve açıklamalar gözetilerek, mahkemece; takibe konu bonolardaki imzanın borçlu şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı belirlendiğinden imzaya itirazın kabulü yerine, borçlu şirket yetkilisinin tatbike medar imzalarının alınması gerektiğinden bahisle mazeretsiz gelmediği için İİK’nun 68/a-5 maddesi uyarınca davanın usulden reddi yönünde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

DAHA DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ. 

Diğer Makaleler