Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip konusu bonodaki imzaya itiraz ettiği, mahkemece, İİK’nun 68/a-5. maddesinde yazılı meşruhatı taşıyan davetiyenin borçluya tebliğine rağmen duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği görülmektedir.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak haciz yolu ile başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK’nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında; icra mahkemesince, imza incelemesinin, aynı Kanun’un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. İİK’nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309 uncu maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri (şimdi ise HMK madde 211/b, 208/2, 217) hükümleri uygulanır” düzenlemesi öngörülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2. maddesi ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” şeklinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 68/a-4 maddesinde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 309/1. (6100 sayılı HMK’nun 211/1-a) maddesine atıfta bulunulmadığından, icra mahkemesince, öncelikle borçlunun isticvabına ve duruşmada imzalarının alınması yoluna gidilemeyeceğinin kabulü gerekir.
İİK’nun 68a/4. maddesi göndermesiyle ve HMK’nun 447/2. maddesi uyarınca uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 211/b maddesinde; imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre, hakim, bilirkişi incelemesine karar verir ise; ”….önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak imza incelemesi yapar. Bilirkişi, imza incelemesi için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir” hükmü gereğince işlem yapar.
Somut olayda, borçlunun 26.05.2016 tarihli dilekçesi ekinde, kendisi tarafından aynı senetle ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikâyet üzerine alınan bilirkişi raporunu ibraz ettiği, 22.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda, takibe konu bonodaki imzanın borçlunun eli ürünü olmadığının tespit edildiği görülmektedir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa hükmü ve açıklamalar gözetilerek, takibe konu bonodaki imzanın borçlunun eli ürünü olmadığının belirlenmesi nedeniyle imzaya itirazın kabulü yerine, borçlunun tatbike medar imzalarının alınması gerektiğinden bahisle, mazeretsiz gelmediği için İİK’nun 68/a-5. maddesi uyarınca davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2017 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
DAHA DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ.