Bu hususta ikili bir ayrım söz konusudur. Eğer trafik kazası mağduru hayatta ise borçlar kanunun 41. 45. Ve 47. Maddeleri uyarınca bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Eğer mağdur vefat etmiş ise onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava açma hakkına sahiptirler. Mağdur ölmeden evvel tazminat davası açtıysa yine bu kişiler davaya devam edebilirler.
Maddi ve manevi zarar kavramı neleri kapsar, nasıl belirlenir?
Trafik kazalarında meydana gelen zararlar maddi olabileceği gibi manevi zararlar da söz konusu olabilir. Ortaya çıkan maddi ve manevi zararların yanında zarar gören kişinin tedavisinden kaynaklanan veya ölüm halinde defin masraflarını da talep edilebilir. Hatta araçta meydana gelen zararlar ve araçta bulunan eşyanın uğradığı zararın da tazmini mümkündür.
Borçlar kanunumuzun maddi tazminatı düzenleyen 45. madde göre, “Bir adam öldüğü takdirde zarar ve ziyan, bilhassa defin masraflarını da ihtiva eder. Ölüm, derhal vuku bulmamış ise zarar ve ziyan tedavi masraflarını ve çalışmağa muktedir olamamaktan mütevellit zararı ihtiva eder. Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklindedir.
Aynı konuyu düzenleyen 46. maddesi ise ” Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir. Eğer hükmün Sudur’u esnasında, kafi derecede kanaat ile cismani zararın neticelerini tayin etmek mümkün değil ise; hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında hâkimin, tetkik salahiyetini muhafaza etmeğe hakkı vardır.” Şeklindedir.
Borçlar Kanunu’nda yer aldığı üzere, trafik kazalarında; eğer yaralanma söz konusu ise tedavi giderleri, kalıcı bir maluliyet varsa kalıcı maluliyetin getirdiği maddi gelir kaybı en önemli maddi tazminat talepleri arasındadır. Zararın görenin ölümü halinde ise defin cenaze masrafları ve vefat eden mağdurun desteğinden yoksun kalanlar destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler.
Borçlar kanununun 47. maddesinde, “Hâkim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar nedeniyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir” denilmiştir.
Trafik kazalarında maddi zararın yanı sıra mağdurun manevi zararının da ortaya çıkacağı bir gerçektir. Zira vuku bulan kaza ile birlikte araçta yer alan kişilerin fizik bütünlüklerinin bozulması sonucu duydukları elem ve üzüntünün de giderilmesi gerekir. Öte yandan kaza neticesinde ölüm meydana gelmiş ise meydana gelen manevi zararın büyük olması nedeniyle manevi tazminatın kapsamı da artacaktır. Fakat bazen meydana gelen daimi iş göremezlik (sakatlanmalar) felç durumların da olduğu gibi çok ağır maddi ve manevi zararlara yol açabilir. Hatta vücudun çeşitli organlarının kullanamayacak ölçüde bozulması da aynı derecede kişinin maddi ve manevi yönden büyük zarar görmesine neden olur.
Trafik kazası sonucunda ölüm olayı gerçekleşmişse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği gibi, ölenin, ölümü nedeniyle duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler.
Yaralanma meydana geldiyse; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir. Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir.
Sakatlık oluştuysa; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir. Ayrıca, araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını istenebilecektir.
Tazminatın hesaplanmasında davacının ekonomik durumu ve uğramış olduğu zararların tam olarak tespiti çok önemlidir. Bu hesaplama sırasında hasarlar delilleriyle tam olarak ispat edilemez ise asgari ücret üzerinden zararın hesaplanması ve daha düşük tazminat miktarları söz konusu olacaktır. Özellikle manevi tazminat soyut bir kavram olduğundan kazazedenin uğramış olduğu zararların net ve çok iyi bir şekilde, delilleriyle birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Bu hususta, avukatlardan yardım almanın önemi özellikle tazminatın miktarının doğru ve tatmin edici olması yönünden önemlidir.
DAHA DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ.