Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 10.11.2016 tarih, 2015/5127 E. ve 2016/4635 K. sayılı kararında, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkan bilirkişi raporu ile taraflardan biri tarafından dosyaya sunulan uzman görüşü arasında çelişkiler bulunması halinde, çelişkilerin giderilmesi amacıyla dosyanın “yeni bir bilirkişi heyetine” tevdii edilmesi gerektiğine hükmetmiş ve bunun gerekçesi olarak, uzman görüşü sunan tarafın adil yargılanma hakkının ihlali oluşabileceğine vurgu yapmıştır:
“Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Dosyada alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve bu itirazlar mahkeme tarafından hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise, uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK’nın 27., Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkını ihlal etmiş olabilecektir. Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerinin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşü ciddi şekilde çelişkiler içermektedir. Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine yetersiz ve esaslı itiraza uğrayan rapora dayanılarak uzman görüşü kararda gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
“ … Alınan bilirkişi raporuna davalı vekili esaslı itirazlarda bulunmuş ve bu itirazlarına 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesi gereğince alınan uzman görüşünü dayanak olarak eklemiştir. Bilindiği üzere 6100sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savunmaların ispatı içen kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. ….Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine yetersiz ve esaslı itiraza uğrayan rapora dayanılarak uzman görüşü kararda gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
Görüldüğü üzere Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, davada mahkemenin aldığı bilirkişi raporu ile tarafın sunduğu uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesinin zorunlu olduğuna ve bunun da ancak mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınması yoluyla çözümlenebileceğine hükmetmiştir.
Yargıtay yine açık bir şekilde, uzman görüşünün mahkemece atanan bilirkişi raporuyla çelişmesi durumunda uzman görüşünün değerlendirme dışı bırakılamayacağını içtihat etmiştir. Tarafların davada alınan bilirkişi raporuna uzman görüşüne dayanarak itiraz etmesi durumunda bu itirazların mahkemece değerlendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir. Yargıtay da, bilirkişi raporu ile uzman görüşün arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla yeni bir bilirkişi raporu alınması ve uzman görüşünün gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmasını hukuki dinlenilme hakkıyla ilişkilendirmiştir.
Sonuç itibariyle, dosyada mübrez bilirkişi raporu ile taraflardan biri tarafından sunulan uzman görüşünün birbiriyle çelişmesi veya zıt görüşler içermesi halinde yerel mahkemelerce yapılması gereken, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturarak, bilirkişi raporu ve uzman görüşleri arasındaki çelişkinin giderilmesini sağlamak ve böylece Yargıtay denetimine elverişli, tarafların iddia ve savunmaları eksiksiz incelenmiş bir şekilde yargılamayı sonuca ulaştırmaktır.